Osmanlı İmparatorluğu



Osmanlı İmparatorluğu


دولتْ علیّه عثمانیّه
Devlet-i Âliyye-i Osmâniyye

1299 – 1923
BayrakBayrak
BayrakArma
Slogan
دولت ابد مدت
Devlet-i Ebed-müddet
("Ebedî Devlet")[1]
Milli Marş
Osmanlı Devleti Marşları
Osmanlı İmparatorluğu konumu.
1299 ile 1683 yılları arasında Osmanlı Devleti'nin yayılımı ve genişleme haritası
BaşkentSöğüt (1299 - 1335)
Bursa (1335 - 1365)
Edirne (1365 - 1453)
Kostantiniyyeİstanbul (1453 - 1922) [2][3]
Resmi diliOsmanlı Türkçesi
Diniİslam
YönetimMonarşi (1299 - 1876, 1878 - 1908, 1918 - 1922)
Parlamenter monarşi (1876 - 1878, 1908 - 1918)
Sultan
 - 1281–1326 (birinci)Osman Gazi
 - 1918–22 (sonuncu)Mehmed Vahdettin
Sadrazam
 - 1320–31 (birinci)Alaeddin Paşa
 - 1920–22 (sonuncu)Ahmed Tevfik Paşa
Tarih
 - Kuruluş1299
 - Yükselme1453 - 1579
 - Duraklama1579 - 1699
 - Gerileme1699 - 1792
 - Dağılma1792 - 1922
 - Yıkılış tarihi1923
Yüzölçüm
 - 1683 [4]24.000.000 km²(9.266.452 sq mi)
 - 1914 [5]1.800.000 km²(694.984 sq mi)
Nüfus
 - 1500 [6] est.6.000.000 
 - 1600 [6] est.16.000.000 
 - 1910 [6][7] est.23.800.000 
Para BirimiAkçeKuruşLiraSultani
Önceller
Ardıllar
3by2white.svgAnadolu Selçuklu Devleti
Flag of Palaeologus Emperor.svgDoğu Roma İmparatorluğu
Komnenos-Trebizond-Arms.svgTrabzon İmparatorluğu
3by2white.svgMora Despotluğu
3by2white.svgEpirus Despotluğu
3by2white.svgArchipelago Dükalığı
Anadolu Beylikleri.pngAnadolu Beylikleri
Coat of Arms of the Emperor of Bulgaria (by Conrad Grünenberg).pngİkinci Bulgar Devleti
Supposed Flag of the House of Crnojevic.svgSırp Despotluğu
Mameluke Flag.svgMemlûk Sultanlığı
Coat of Arms of Hungary Historic Design.pngMacaristan Krallığı
Flag of New Spain.svgİspanyol İmparatorluğu Cezayir ve Tunus Eyaletleri
Türkiye CumhuriyetiFlag of Turkey.svg
Birinci Yunanistan CumhuriyetiFlag of Greece (1822-1978).svg
Mısır KrallığıFlag of Egypt 1922.svg
Bosna-Hersek (Avusturya-Macaristan condominium)Flag of Bosnia (1878-1908).svg
Sırbistan PrensliğiCivil Flag of Serbia.svg
Arnavutluk Geçici HükümetiFlag of Albanian Provisional Government 1912-1914.gif
Romanya KrallığıFlag of Romania.svg
Bulgaristan PrensliğiFlag of Bulgaria.svg
Kıbrıs CumhuriyetiBlue Ensign of Cyprus (1922).svg
Birleşik Krallık Mezopotamya MandasıFlag of Iraq (1924–1959).svg
Birleşik Krallık Filistin MandasıPalestine-Mandate-Ensign-1927-1948.svg
Fransız yönetiminde CezayirFlag of France.svg
Fransız yönetiminde TunusFlag of French Tunisia.svg
Fransız Suriye MandasıFlag of the French Mandate of Syria (1920).svg
İtalyan Kuzey AfrikasıFlag of Italy (1861-1946).svg
YemenFlag of the Mutawakkilite Kingdom of Yemen.svg
Hicaz KrallığıFlag of Hejaz 1920.svg
Güneybatı Kafkas CumhuriyetiFlag of the South West Caucasian Republic.svg
KuveytFlag of Kuwait.svg
Bugün





Türk tarihi
Kashgari map.jpg
Ana madde: Osmanlı Devleti kuruluş dönemi





Osmanli-nisani.svg
Osmanlı Devleti Tarihi

Ana Dönemler
Beylik Dönemi
Kuruluş Dönemi
Yükselme Dönemi
Duraklama Dönemi
Gerileme Dönemi
Dağılma Dönemi

Özel Dönemler
Fetret Devri
Köprülüler
Kutsal İttifak Savaşları
Lâle Devri
Rus Savaşları
Nizam-ı Cedid
Tanzimat
Birinci Meşrutiyet
İkinci Meşrutiyet

Osmanlı Devleti Tarihi Zaman Çizelgesi
Osmanlı Tarihi Kronolojisi
Osmanlı Portalı
 g • t • d 
Fetret Devri ve yeniden birliğin sağlanması 





Osmanlı Devleti büyüyüşü (1481 - 1683)
Fatih Sultan Mehmet'inBellini (1429-1507) tarafından yapılmış portresi.






Ana madde: Osmanlı Devleti Duraklama Dönemi
Osmanlı Devleti'nin yükselişi ve çöküşü (1299-1920)
Gerileme (1699- 1792) 
Gazi Halife, Sultan III. Selim,Selīm-isālis Han, سليم ثالث
Ana madde: Osmanlı Devleti Gerileme Dönemi

  • Karlofça Antlaşması
  • Lale Devri
  • 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı
  • Küçük Kaynarca Antlaşması
  • Nizam-ı Cedid
Dağılma (1792 - 1922) 

II. Abdülhamit


  • Ayastefanos Antlaşması
  • Berlin Antlaşması
  • Sırp İsyanı(1804)
  • Yunan İsyanı
  • Mehmet Ali Paşa isyanı
  • Tanzimat Fermanı
  • (1839)

Saltanat Makamı 




Kazasker: Anadolu ve Rumeli'de olmak üzere iki ayrı kazasker bulunurdu. Adalet işlerine bakardı. Ayrıca kadı ve müderrislerin atamasını ya da görevden alma işini yapardı. Bugünkü yargı görevini yaparlardı.
Defterdar: Anadolu ve Rumeli'de iki ayrı defterdar vardı. Rumeli'deki baş defterdardı. Maliye işlerini yapardı. Bugünkü Maliye bakanlığı görevini yürütürdü.
NişancıTapukadastro, fethedilen yerleri gelirlerine göre deftere kaydetmek işlerini yürütürdü.
Şeyhülislam: Devlet'te iken verilen kararların İslam'a uygun olup olmadığına karar verir, bu karara fetva denirdi. Sadrazamla eşit rütbedeydi. Şeyhülislam, divan asli üyesi değildi, gerekli görülen konularda çağrılır ve fikri alınırdı.
Kaptan-ı Derya: Donanma ve denizcilikle ilgili işlerden sorumludur. İstanbul'dayken Divan toplantılarına katılırdı. Kaptan-ı Derya da asli üye değildi, gerekli görülen konularda çağrılır ve fikri sorulurdu.
Yerel Yönetimler 

  • Karye
  •  (köy)
  • Vilayeti Beylerbeyi, son dönemlerde Vali
  • Sancağı Sancakbeyi yönetmekteydi.





Balkan Harbinde Türk Pilotları, 1912



Osmanlı topraklarındaki şu anki devletler 

Ana madde: Eski Osmanlı topraklarında şu an bulunan devletler listesi

Osmanlı İmparatorluğu ya da Osmanlı Devleti (Osmanlı Türkçesi: دَوْلَتِ عَلِيّهٔ عُثمَانِیّه - 
Devlet-i ʿAliyye-i ʿOsmâniyye[8][9]) 1299-1923 yılları arasında varlığını sürdürmüş 
Türk-İslamdevleti. Doğu AvrupaGüneybatı Asya ve Kuzey Afrika'ya kadar 
topraklarını genişletmiş ve 16. yüzyılda dünyanın en güçlü imparatorluğu halini 
almıştır. Arnold Joseph Toynbee gibi bazı tarihçiler Türkiye'nin tek ardıl devlet 
sayılması gerektiğini savunurlar.[10]
Devletin kurucusu ve Osmanlı Hanedanının atası olan Osman GaziOğuzların 
Bozok kolunun Kayı boyundandır.[11] Devlet, Bilecik ilinin Söğüt ilçesinde 
kurulmuştur. Osmanlı Devleti'nin bağımsız bir devlet olarak tarih sahnesine 
çıkması yaygın kabule göre 1299 yılında olmuştur. Ancak Prof. Dr. Halil İnalcık ve 
bazı diğer akademisyenler, Osmanlı Devleti'nin 1299'da Söğüt'te değil 1302'de 
Yalova'da Bizans'a karşı yaptığı Bafeus Savaşı sonrasında devlet niteliğini kazandığını 
iddia ederler.[12][13] İstanbul ile sınırlı bir şehir devletine dönüşmüş olan Doğu Roma 
(Bizans) İmparatorluğu'nu yıkmış, bazı tarihçilere göre bu Yeni Çağ'ı başlatan olay 
olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu gücünün doruğunda olduğu 16. ve 17. yüzyıllarda 
üç kıtaya yayılmış ve Güneydoğu AvrupaOrta Doğu ve Kuzey Afrika'nın büyük 
bölümünü egemenliği altında tutmuştur. Ülkenin sınırları batıdaCebelitarık Boğazı 
(ve 1553'te Fas kıyıları'na, doğuda Hazar Denizi ve Basra Körfezi'ne, kuzeyde 
AvusturyaMacaristan ve Ukrayna'nın bir bölümüne ve güneyde SudanEritre,
Somali ve Yemen'e uzanmaktaydı.[14] Osmanlı İmparatorluğu 29 eyaletten ve 
vergiye bağlanmış BoğdanErdel ve Eflak prensliklerinden oluşmaktaydı. Devlet 
zaman zaman denizaşırı topraklarda da söz sahibi olmuştur. Atlantik Okyanusu'ndaki
 kısa süreli toprak kazanımları Lanzarote[15] (1585), Madeira (1617), Vestmannaeyjar[16] 
(1627) veLundy[17](1655) bu duruma örnek olarak gösterilebilir.
Devlet altı yüzyıl boyunca Doğu dünyası ile Batı dünyası arasında bir köprü işlevi 
görmüştür. Hakimiyeti altında bulunan topraklarda yaşayan halklar zaman zaman, 
toplu ya da yerel ayaklanmalar ile Osmanlı iktidarına karşı çıkmışlardır. Genel olarak din
dil ve ırk ayrımından uzak durduğu için yüzyıllarca birçok devleti ve milleti 
hakimiyeti altında tutmayı başarmıştır.[18]Osmanlı İmparatorluğu, eski Türk örf ve 
adetlerinin ve İslam kültürünün yükümlülüklerinin doğrultusunda bir yönetim şekli 
belirlemiştir.[19]
Osmanlı İmparatorluğu belirli tarihsel dönemlere ayrılarak incelenir. Dönemler, 
Osmanlı Devleti'nin yönetim yapısına ve dünya siyasetindeki yerine göre 
belirlenmiştir. Toprak büyüklüğünü temel alan ayrıştırmalardan daha detaylı bir 
bakış açısına izin vermektedir.
Beylik döneminin ne zaman başladığı belli değildir. Osman Gazi birliklerinin 
1298 yılında İnegöl ve civarını fethetmesi sonucunda bağımsızlığını ilan etti [20]
Bu dönemde beylik dönemi sona ermiştir.
Moğol İmparatorluğu döneminde kaçan Süleyman Şah komutasındaki Kayılar
 ilk olarak 1227 yılında Anadolu'ya geldiler[21]Anadolu Selçuklu Devleti 
hükümdarı Alaeddin Keykubad, Kayıları Karacadağ ve bölgesine yerleştirdi. Kayılar
 bu sırada 50.000 kişiydiler[20].Süleyman Şah'ın Fırat Nehri'nden geçerken, boğulması
 üzerine, Kayı Boyu'na mensup bazı kişiler Erzurum ve Erzincan civarına göç 
ettiler.[21] Bazıları da Suriye ve yeniden anayurtlarına göç etti.
Ertuğrul Gazi ise Söğüt ve civarına yerleşti. Bu sırada buraları fethetti. Ertuğrul
 Gazi yaklaşık 1000 km2 civarı bir toprak fethetmişti[22]. Ertuğrul Gazi tahminen 
90 yada 83 yaşında ölmüştü.[23][24] Aşiret Osman Bey'i seçti. Osman Gazi, devlete
 adını vermiştir.
1299 yılına gelindiğinde Anadolu Selçuklu Devleti yıkılmak üzereydi. Bu sırada
 Osman Gazi, yakın arkadaşlarıyla BilecikYarhisar ve son olarak da İnegöl'ü 
1299 yılında fethetti.[22]Osman Gazi, ardından Yenişehir ve civarını 1301 yılında 
fethetti. Yenişehir başkent yapıldı. Bazı yazarlarca devletin kuruluşu 1299, bazılarınca 
ise 1301 tarihi kabul edilir. Prof. Dr.Halil İnalcık ise 1302 yılındaki Koyunhisar 
Savaşı ile devletin kurulduğunu iddia etmiştir. 1302 yılında Doğu Roma İmparatorluğu
 kuvvetleri, Osman Gazi'yi durdurmak için yola çıktı. Osman Bey'in 2000, Bizans'ın
 ise 5000 civarında askeri vardı. Osman Bey, 27 Temmuz 1302'de yapılan savaşı
 kazandı. Ardından da Mudanya ve civarı fethedildi.[22]
Osmanoğulları Beyliği'nin genişlemesi, Marmara bölgesindeki büyük Doğu Roma 
kentlerinden Bursa'nın 1326'da Osmanoğulları Beyliği'nin eline geçmesiyle sürdü.
 Bursa'nın alınışını göremeden o yıl ölen Osman Bey'in yerine geçen oğlu Orhan 
Bey zamanında da Osmanoğulları Beyliği'nin gelişmesi hızlandı. Para bastırarak
 Osmanoğulları Beyliğini,Osmanlı Devleti haline getirdi. Bursa'nın ardından Marmara
 bölgesinin öteki büyük Doğu Roma kentleri, İznik ve İzmit de Osmanlılar'ın eline geçti.
 Osmanlı ilerlemesini durdurmak isteyen ve başında Doğu Roma İmparatoru 
III. Andronikos'un bulunduğu bir Doğu Roma ordusu Maltepe (Palekanon) 
Savaşı'nda bozguna uğratıldı (1329). Osman Bey döneminde, Osmanoğulları 
Beyliği yalnız Doğu Roma topraklarında genişlemişti.
Orhan Bey döneminde ise komşu Türk Beyliklerinin topraklarında da genişlemeye 
başladı. Böylece Osmanlılar hem Karesi Beyliği'nin donanmasına, hem Rumeli'ye
 geçiş için önemli bir takım noktalara, hem de Rumeli topraklarını iyi tanıyan Karesi 
komutanlarına sahip oldular. Osmanlılar Rumeli'ye Doğu Roma İmparatorluğu'nda 
Palaiologoslar ile Kantakuzenoslar arasındaki taht kavgalarından yararlanarak, 
1354'te ayak bastılar. Osmanlılar'ın Balkanlar'da ele geçirdikleri ilk üs Gelibolu 
Yarımadası'nda Çimpe Kalesi oldu. Orhan Bey'in yerine oğlu I. Murat (1362 - 1389)
 geçti. Doğu Roma o sıralarda iç karışıklıklar içindeydi. Kantakuzen, Orhan Bey'den,
 Çimpe Kalesi karşılığında yardım istedi. Orhan Bey, Doğu Roma Tekfurlarını (vali) 
bozguna uğrattı ve Çimpe'yi Rumeli'ye geçişte üs olarak kullandı. İznik ele 
geçince Orhan gazi tuğrasının olduğu ilk Osmanlı parasını bastırtarak, tarihteki ilk
 padişah oldu. Donanma ilk kez Orhan Bey zamanında kuruldu ve Osmanoğulları 
Beyliği, Osmanlı Devleti haline geldi. Yine Orhan Gazi zamanında, 6 yıl süren kuşatmanın 
ardından Bursa alınarak başkent yapıldı.
I. Murat Hüdavendigar Balkan fetihlerini hızla sürdürdü. 1363'te Edirne yakınlarında 
Sazlıdere denilen yerde, Osmanlı ilerlemesini durdurmak isteyen bir 
Doğu Roma - Bulgar 
ordusu yenilgiye uğratıldı ve bu zaferin ardından Edirne Osmanlılar'ın eline geçti. 
Kısa bir süre sonra, Edirne'yi geri almak isteyen Macar - Sırp - Bulgar - Eflâk - Bosna 
birleşik ordusu Edirne yakınlarında, Sırpsındığı Savaşı'nda ağır bir yenilgiye 
uğratıldı (1364). Osmanlılar kısa süre içinde Bulgaristan'ı, Yunanistan'ı ve Sırbistan
 ele geçirmeyi başardılar. 14.yy. sonlarında Osmanlı sınırı Tuna'ya ve Belgrad'a 
dayanmış bulunuyordu. Balkan devletlerinin ve onları destekleyen Avrupa
 devletlerinin Osmanlı ilerlemesini durdurma çabaları, I. Kosova Savaşı (1389),
 Niğbolu (1396), Varna (1444), II. Kosova Savaşı (1448) savaşları ile kırıldı.
 İstanbul'un Osmanlılar'ın eline geçmesinden önce Belgrad ve dolayları, Arnavutluk
bazı liman şehirleri dışında Balkanlar büyük ölçüde Osmanlı egemenliğine girmiş
 bulunuyordu. Bu döneminde Germiyanoğlu Süleyman Şah'ın kızı ile I.Murat'ın 
oğlu Şehzâde Bayezit'in evlenmeleri, KütahyaTavşanlıEmetSimav ve Gediz
 dolaylarının çeyiz olarak Osmanlılar'a geçmesine neden oldu. Yine I. Murat 
döneminde Osmanoğulları Beyliği,Hamitoğulları Beyliği'nden AkşehirYalvaç
BeyşehirKaraağaç ve Seydişehir'i 1374'te 80.000 altın karşılığı satın alarak 
Anadolu'daki bu genişleme, kendilerini Anadolu Selçukluları'nın vârisi sayan 
Karamanoğulları Beyliği ile sınırdaş yaptı ve bu durum Osmanlı - Karaman 
mücadelesinin başlamasına neden oldu. I. Murat'ın oğlu Yıldırım Bayezit (I. Bayezit) 
(1389 - 1402) tahta geçer.
Yıldırım Bayezit döneminde, Anadolu Türk birliği yeniden sağlandı. Ancak Osmanlı 
Devleti'nin bu kadar güçlenmesi, o sırada bir Çin seferi hazırlığında olan Timur'u
 korkuttu. Batısında böylesine güçlü bir devlet bırakmak istemeyen TimurKarakoyunlu
 ve Celayirîli hükümdarının Osmanlı Devleti'ne sığınmasını bahane ederek Osmanlı
 Devleti'ne savaş açtı ve Ankara'ya kadar geldi. O sırada İstanbul'u kuşatmakta olan
 Bayezid kuşatmayı kaldırdı ve Çubuk Ovası'nda Timur'un ordusu ile karşılaştı. 28 
Temmuz 1402de yapılan Ankara Meydan Savaşı'nda Bayezid kendisine bağlı Türk 
boylarının ona ihanet etmesinin de etkisiyle çok ağır bir yenilgi aldı ve Timur'a 
esir düştü. Değişik tarihcilerin verdikleri değişik nedenlerle, büyük olasılıkla esarete 
fazla dayanamaması nedeniyle Yıldırım Bayezit 8 Mart 1403de Akşehir'de öldü.
Fetret Devri adı verilen dönemin başında Timur, Anadolu beylerini eski topraklarına 
kavuşturdu. Osmanlı Devleti'ni kimin idare edeceği Bayezid'in oğulları, İsa
Süleyman,Musa ve Mehmet arasında mücadelelere yol açtı. Osmanlı devleti merkezleri 
olan Bursa ve Edirne birkaç defa el değiştirdi ve bu şahzadeler ellerine geçirdikleri 
başkentte kendilerini Osmanlı Sultanı ilan ettiler. Önce İsa Çelebi, ondan sonra 
Süleyman Çelebi ve en sonunda Musa Çelebi elimine edildikten sonra 1413 
yılında Mehmet Çelebi tek başına Osmanlı Sultanı olarak tahta çıktı. Çelebi 
Mehmet, Osmanlı devletinin birliğini yeniden sağladı ve devleti babasının zamanındaki 
eski gücüne kavuşturdu. Bu dönemde Venediklilerle yapılan ilk deniz savaşı,
 başarısızlıkla sonuçlandı. 1421'de yerine oğlu Sultan II. Murat padişah oldu.
Timur Yıldırım'ın oğlu Mustafa Çelebi'yi de beraberinde Semerkant'a götürmüştü. 
Mustafa Çelebi olduğunu iddia eden (ve çok tarihçiye göre gerçekte Mustafa
 Çelebi olan) bir kişi Mehmet Çelebi saltanatının son yıllarında hükümdarlık 
iddiasında bulundu; Venediklilerin desteğiyle Selanik dolaylarında kuvvet toplayan
 Mustafa Çelebi Mehmet Çelebi'ye yenilerek Doğu Roma'ya sığındı. 1421de II. Murat 
saltanatı başında Mustafa Çelebi Bizanslıların desteğiyle büyük bir isyan başlattı ve 
bir müddet devlet merkezi Edirne'yi ve Rumeli idaresini eline alarak adına hutbe
 okutarak ve para bastırarak kendini Osmanlı Sultanı ilan etti. II. Murat'in 
Veziriazami Amasyalı Beyazid Paşa Sazlıdere Savaşından yenilip esir düştü ve 
öldürüldü. Mustafa ordusuyla Anadolu'ya geçip Bursa'ya hücum edip şehri kuşattı. 
Fakat II. Murat'in usta vezirleri tarafından Mustafa'nın çevresine onun bir düzmece 
olduguna inandırıldı; baş danışmanı vezirlik unvanı verilme sözü ile ayartıldı ve 
Bursa yakınlarına gelen ordusu dağıldı. Trakya'ya kaçtı ise orada da tutunamadı ve 
Kızılağaç Yenicesi'nde yakalanıp Edirne'de idam edildi. Düzmece Mustafa olayı 
denilen bu büyük isyan II. Murat'ın karşılaştığı ilk isyan olmadı. Ertesi yıl genç küçük
 kardeşi Küçük Mustafa isyan etti; İznik'i ele geçirdi ve yine baş danışmanı ihanetiyle 
bu isyan da bastırıldı.
II. Mehmed, 1453'te kuşattığı İstanbul'u 29 Mayıs 1453'te fethetti ve başkent yaptı.
Ardından, Doğu Roma tahtı üzerinde hak iddia edebilecek hanedanlara karşı 
harekete geçti. Mora Despotluğu (1460), Trabzon Rum İmpratorluğu (1461) ve 
Palailogoslarile akrabalığı bulunan Galtulusi ailesini ortadan kaldırdı. Sırbistan,
 Bosna ve Hersek'i ilhâk etti (1459). Bünyesinde birden çok müslüman ve 
hristiyan ulusu barındıran Osmanlı Devleti böylece resmen İmparatorluk unvanı 
kazanmış oldu. Balkanlar'da genişleme Osmanlı Devleti'ni Tuna üzerinde Macaristan'la;
 ArnavutlukYunanistankıyıları ve Ege Denizi'nde Venedik'le karşı karşıya getirdi. 
Uzun bir savaş (1463 - 1478) sonunda Venedik, İşkodraAkçahisar kentleriyle Limni 
ve Eğriboz adalarını Osmanlılar'a bırakmayı ve elde ettiği ticaret serbestliği 
karşılığında her yıl 10.000 altın ödemeyi kabul etti. Bu savaş sürerken II. Mehmed, 
Karamanoğulları Beyliği'ni ortadan kaldırdı (1468); Karamanoğulları'nı koruyan ve 
Venedik'le birOsmanlı armasının sırrı
 antlaşma yapan Akkoyunlu hükümdârı Uzun Hasan'ı Otlukbeli'nde ağır bir yenilgiye
 uğrattı. Bu zaferle Osmanlı Devleti Fırat'ın batısındaki Anadolu topraklarına yerleşti;
 Gedik Ahmet Paşa'nın Toroslar'ı ve Akdeniz kıyılarını zaptetmesiyle de Mısır 
Memlûkları ile sınırdaş oldu. Gedik Ahmet Paşa'nın 1475'te kuzey Karadeniz'e 
yaptığı sefer, Ceneviz kolonileri Kefe ve Sudak'ın fethi ve Kırım Hanlığı'nın 
Osmanlı himayesine girmesiyle sonuçlandı. Böylece Osmanlı Devleti bir iç 
deniz durumuna gelen Karadeniz üzerinde siyâsi ve iktisâdi tam bir egemenlik 
kurdu. II. Mehmed'in güneyİtalya'nın fethiyle görevlendirdiği Gedik Ahmet Paşa, 
denizaşırı bir seferle Napoli Krallığı'nın elinde bulunan Otranto'yu aldı ve İtalya 
içlerinde harekâta başladı. Ama II.Mehmet'in 49 yaşındaki ölümü (1481) bu seferin
 yarım kalmasına neden oldu.
II. Bayezit (1481 - 1512), taht kavgasına girişen kardeşi Cem'i yeniçerilere dayanan
 İshak ve Gedik Ahmet paşaların desteğiyle yendi; Cem, Rodos Şövalyeleri'ne
 sığınmak zorunda kaldı. 1484'teki Boğdan seferi ile kuzey ticaretinin zengin
 limanları Kili ve Akkerman Osmanlı Devleti'ne katıldı. Cem'i ve Karamanoğulları'nın 
kalıntılarını destekleyen Memlûklar'la savaş (1485 - 1491) ise genellikle Osmanlılar'ın 
yenilgisiyle sonuçlandı. Venedik'le savaş (1499 - 1503), Devlete ModonKoron,Navarin,
 İnebahtı limanlarını kazandırdı.
Yavuz Sultan SelimŞah İsmail'in Anadolu'daki müritlerine karşı şiddetli bir
 mücadeleye girişti. Şah İsmail'e karşı Çaldıran'da kazandığı zaferden (1514) 
sonra Tebriz'e kadar ilerledi. Bundan sonra I. Selim, Memlükler'a karşı harekete 
geçti. Ateşli silahlardaki üstünlüğü sayesinde kazandığı Mercidâbık (1516) ve 
Ridâniye (1517) savaşları, Osmanlı Devleti'ne SuriyeFilistin ve Mısır'ı kazandırdı.
 Hicaz, Osmanlı egemenliğine girdi. Böylece Osmanlı Devleti, Hint Okyanusu'na 
açılma olanağına kavuştu ve İslam dünyasının önderliğini tartışmasız biçimde 
ele geçirdi. Bu arada I. Selim, halife ünvânı aldı ve bu unvan kendisinden sonra 
gelen Osmanlı padişahları tarafından da kullanıldı.
Kanuni Sultan Süleyman döneminde devlet en güçlü ve şaşalı dönemini yaşamıştır.
46 yıllık hükümdarlığında devlet doğal sınırlarına ulaşmış ve tam anlamıyla 
günümüzde süper güç tabir edilen konuma ulaşmıştır. Ayrıca, 13 büyük sefer
 düzenlemiştir. Başlıca seferleri; 1521'de Belgrad, 1522'de Rodos, 1526'da Mohaç,
 1534'de Bağdat ve Tebriz, 1538'de Boğdan'ın tamamı ve Preveze, 1541'de
 Macaristan'ın tamamı, 1543'de Estergon, 1551'de Trablusgarp, 1553'de Safevi 
topraklarının bir kısmı, 1566'da Zigetvar'dır. Kanuni, I. Selim'den 6.557.000 km2 
olarak devraldığı Osmanlı İmparatorluğu'nu, kırk altı yılda 14.893.000 km2'ye 
ulaştırmıştır (Avrupa'da 1.998.000 km2, Asya'da 4.169.000 km2, Afrika'da da 
8.726.000 km2 olmak üzere). Zigetvar fethedilmeden bir gün önce, 6 Eylül 1566
 tarihinde hayatını kaybetti.
Osmanlı'da duraklama dönemi Sokullu Mehmet Paşa'nın ölmesiyle başlamıştır. 
Deneyimsiz kişilerin tahta geçmesi ile merkezi yönetimin bozulması sonucu, 
devlet yönetiminde otoritenin sarsılması, halkın devlete olan güveninin azalmasına 
ve iç isyanların çıkmasına neden olmuştur. Özellikle yeniçeriler artık padişaha karşı 
gelmekteydi. Yeniçerilerdeki 'Ocak, devlet içindir.' anlayışı yerine 'Devlet, ocak içindir.
' anlayışı gelişmiştir.
Avusturya ve İran seferleri sonucu oluşan ekonomik sıkıntılar, tımar sisteminin 
bozulması ve nüfus artışının yarattığı sosyal hayattaki sıkıntılar ve çağın gerisinde 
kalınması ile eğitim alanındaki bozulmalar sonucu devlet duraklama dönemine 
girmiştir. Coğrafi keşiflerle ticaret yollarının önem kaybetmesi, sık padişah 
değişmeleriyle çok verilen cülus bahşisi ve yeniçerilerin artmasıyla verilen ulufe
 miktarının da artması Osmanlı ekonomisini yıpratmıştır.
Celali ayaklanmalarıOsmanlı toprak düzenini büyük ölçüde değiştirmiş, ağır vergiler
 yüzünden ya da “Büyük Kaçgun” sırasında yerlerinden olan çiftçilerin toprakları 
mültezimlerin ya da yerel yöneticilerin eline geçmiştir. Vergiler yüzünden borca
 giren köylüler, işledikleri toprakları sonunda tefecilere kaptırdılar. Osmanlı toprak 
düzeninin belkemiği olan tımar sistemi bozuldu. Büyük nüfus hareketleri ortaya 
çıktı ve kentlere büyük göçler oldu. Tarımsal üretim geriledi ve kıtlık tarım ürünleri
 fiyatlarının yükselmesine yol açtı. On binlerce insan yaşamını yitirdi ve pek çok 
yerleşim yeri yıkıma uğradı. Osmanlıda eğitim(ilmiye)nin bozulması da Osmanlıyı
 geriletmiştir. Avrupa'daki gelişmeleri (Reform, Rönesans) Osmanlı Devleti'nin takip
 etmemesi Osmanlı için bir dezavantaj olmuştur.
NOT:Osmanlı Devleti'nin eğitim sisteminin bozulmasının nedeni Beşik Ulemalığı 
denilen sistemin ortaya çıkmış olmasıdır.Bu sisteme göre müderrislerin(Öğretmen) 
yeni doğan çocukları doğduğu andan itibaren medrese(Eğitim yuvası) öğretmeni 
sayılıyordu.
Osmanlı Devleti Gerileme Dönemi, Osmanlı tarihinde Karlofça Antlaşması’ndan 
(1699) başlayarak, Yaş Antlaşmasına kadar (1792) geçen süreye denir. Bu dönemin
 sonlarına doğru, Osmanlı Devleti'ne Avrupalılar tarafından "Hasta Adam" denmeye
 başlanmıştır. Çünkü bu dönemde Osmanlı Devleti, büyük oranda toprak kayıpları
 yaşamıştır.
Bu dönemde Karlofça ve İstanbul Antlaşması’yla kaybedilen yerleri geri almak ve 
mevcut toprakları korumak amacıyla batıda Avusturya ve Venedik, kuzeydeRusya
 ve doğuda İran ile savaşlar yapılmıştır.
Bu yüzyılda Avrupa’dan geri kalındığı Pasarofça Antlaşması’ndan itibaren kabul 
edilmiş ve yapılan ıslahatlarda Avrupa örnek alınmıştır.
26 Ocak 1699 tarihinde Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu ile imzalanan Karlofça 
Antlaşması, Osmanlı-Kutsal ittifak Savaşları'nı bitirmiştir. Karlofça Antlaşması, 
OsmanlıDevleti'nin toprak kaybettiği ilk antlaşmadır. Bu tarihten sonra Osmanlı
 Devleti'nin gerileme dönemi başlamıştır. Papa tarafından Osmanlı Devleti'ne karşı
 Almanya İmparatorluğu, Avusturya Arşidüklüğü, Polonya Krallığı, Rusya Çarlığı, 
Malta Sen Jean Şövalyeleri Tarikati ve Venediklilerden(İtalyan) oluşan bir ittifak ile
 uzun süren savaşlar sonunda yorgun düşen Osmanlı Devleti, Banat ve Temeşvar
 hariç, bütün Macaristan ve Erdel Beyliği Avusturya'ya, Ukrayna ve Podolya Lehistan'a, 
Mora ve Dalmaçya kıyıları Venediklilere bırakmıştır.
Bu yüzyıl başlarında Osmanlı Devleti, kaybettiği toprakları geri alarak 
Avrupa'da tutunmayı ve eski gücünü korumayı amaçlamıştır. Ancak bir süre 
sonra bu amacına ulaşamayacağını anlayınca elindeki toprakları koruma politikası 
izlemeye başlamıştır.
Bu dönem 1792 Yaş Antlaşması ile başlayıp 1922 de Osmanlı Devleti'nin yıkılışına
 kadar devam eden dönemdir. Osmanlı Devleti Avrupalı devletlerin kendi aralarındaki 
çıkar çatışmalarından yararlanıp denge politikası izleyerek varlığını korumaya 
çalışmıştır.
Osmanlı Avrupa'da çıkan isyanlar ve uzun süren Rus savaşları ile iyice yıpranmış
 ve devlet yönetiminde ıslahata yönelik çalışmalar yapılmış ise de pek başarılı 
olunamamıştır.
Ayrıca Bakınız: Osmanlı Hanedanı soy ağacı
Osmanlı hanedanınıdan 36 padişah toplam 623 sene hüküm sürmüştür. İlk 
önce Bey diye adlandırılan padişahlar, 1383'den itibaren Sultan, 1517 tarihinden
 sonra da Sultan unvanına ek olarak Halife unvanını da taşımaya başlamışlardır.
Osmanlı padişahları tahta çıktıklarında yayımladıkları bir tür genelge olan Adaletnâme;
 kanunlara uyulması ve herhangi bir haksızlığa hiç kimsenin uğratılmaması konuları 
hakkında kaleme alınırdı.
Osmanlı Devleti kurulduğunda bir divan vardı ve belli başlı uyeleri 
bulunmaktaydı. Bunlar; Padişah,Sadrazam,Vezir-i AzamRumeli ve Anadolu 
Kazasker'leri, DefterdarŞeyhülislam,Kaptan-ı DeryaNişancı
Fatih Sultan Mehmet'ten sonra Vezir-i Azamların görüşlerini daha rahat 
söylemesi için padişahlar toplantıları arka tarafta bir bölümden izlemiş, 
divana Vezir-i Azam başkanlık yapmıştır. Bu meclis Osmanlı Devleti'nin yönetiminde 
Padişaha yardımcı olurdu.
Vezir-i Azam (Sadrazam): Padişahtan sonraki en yetkili devlet adamıdır. Padişahın
 mührünü taşırdı.
Divan-ı Hümayun 2.Mahmut dönemi'de kaldırılarak yerine nazırlıklar (bakanlıklar)
 kuruldu.
Osmanlı Devleti yönetim birimleri bakımından büyükten küçüğe aşağıdaki gibidir.
Yönetim Birimleri
Yönetenler
Osmanlı Devleti'nde İslamiyet baskın din olmakla birlikte, İslam inancında 
"semavi dinler" olarak kabul edilen Musevilik ve Hıristiyanlık dinlerinin mensupları,
 millet sistemi sayesinde o dönemde batı ülkelerinde azınlık dinlerine gösterilen
 hoşgörünün üzerinde bir rahatlık içinde yaşamayı sürdürdüler. Hristiyanlığın 
Ortodoks ve Gregoryen kiliseleri millet sistemi içinde meşru bir şekilde örgütlenmiş 
durumdaydı. Bu inançlara mensup kişiler, kendi dini kurallarına göre yargılanırdı.
Buna karşılık millet sistemine dahil olmayan dinlerin, devlet içinde meşru bir varlığı 
bulunmuyordu.
Hilafet veya Halifelik, İslami siyasi ve hukuki yönetim makamına ve yönetime 
verilen isimdir. Halife ise Hilafet makamındaki kişiye denir. İslamiyet Peygamberi
 Muhammed'in ölümünden sonra makam bir süre daha bir yönetim biçimi olarak 
varlığını sürdürmüş olsa da zamanla daha çok İslami bir toplumu veya İslam 
Devleti'ni vurgulamak için kullanılan bir terim olmuştur.
Halifelik daha çok müslümanların Sünnî kanadının temsilcisi olarak kabul görmüştür. 
Şiî kanadı büyük ölçüde Sünnî hilafet yönetimi altında yaşasa da Halife'yi kabul 
etmemişlerdir. Halifeliği Şiî'likteki ya da Alevilik'teki İmamet'ten farklı kabul etmek 
gerekir. İmamet teokratik bir özellik taşımasına rağmen, Halifelik teokratik bir 
özellik taşımamıştır. Halifeler yetkilerini saltanat dahi olsa Ümmet'in biat'ı ile 
devralmışlar, yönetim işlerini de büyük ölçüde danışmaya dayalı olarak yürütmüşlerdir.
 Bu anlamıyla teokratik olmaktan öte dünyevîdir.
Halife, ilk zamanlarda İslam toplumunda ilerigelenlerin seçimiyle başa geldiği 
halde, Emevi ailesine geçmesinin ardından saltanat şeklini almıştır. Abbasi
 Hanedanı'ndan gelen halifelerin 10. yüzyılda zayıflamasına kadar devlet başkanı 
görevini yürüten halife, bu dönemde siyasi gücün yerel hükümdarların eline 
geçmesinin ardından sadece ruhani önder veya İslami toplulukların onursal lideri 
haline gelmiştir. Abbasiler döneminde Bağdat'ta yaşayan halife, Moğolların 1258
 yılında Bağdat'ı yağmalamaları sonucunda Mısır'a Memluk himayesine kaçmış, 
16. yüzyılın başında Yavuz Sultan Selim'in Memluklar'a son vermesiyle birlikte 
İstanbul'a taşınmıştır. Daha sonra Osmanlı Hanedanı'na geçen halifelik, 29 Ekim
 1923'te Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla fiilen hilafetin olmamasına rağmen 
resmen halifeliğin varisi Türkiye olmuştur. 3 Mart 1924 tarihinde laiklik ilkesi gereğince 
halifelik Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından resmen kaldırılmıştır.
1820 yılında başlayan ve Kurtuluş Savaşı'na sonuna kadar süren zaman 
içerisinde Osmanlı Devleti'nde misyonerlik faaliyetleri çok hızlı bir şekilde 
gelişmiştir. Misyonerlik faaliyetlerini bu denli başarılı olmasında şüphesiz
 Osmanlı Devleti'nin Islahat Fermanı ile verdiği ayrıcalıklar, kapitülasyon 
anlaşmaları ile verilen ayrıcalıklar ve Osmanlı Devleti'nin bölgelerine ilgi göstermemesi 
etkili olmuştur. Başlangıçta kendilerine Anadolu'da hedef bulamayan misyonerler 
daha sonra Ermenilere odaklanıp çalışmalarında başarılı olmuşlardır. Açtıkları 
okullardan mezun olanların başarılı olmaları bu okulların etkilerini artırmıştır. Hatta 
zamanla Müslüman Türkler dahi çocuklarını bu okullara göndermişlerdir.
Misyonerlerin genel hedef kitleleri, İslamiyet'in yaygın olduğu bölgeler olmuştur. 
Bu çalışma Osmanlı Devleti ile sınırlı kalmayıp Afrika Kıtası, Arap Yarımadasıİran ve
 Orta Asya halklarına yönelik bir çalışmadır.
Son padişaha kadar bütün Osmanlı paralarının üzerinde Kostantiniye ibaresi 
kullanılmıştır. Kurtuluş Savaşı'nda Yunanların bunu ilk Doğu Roma İmparatoru 
I. Konstantin yerine Yunan Kralı I. Konstantin'i kastederek kullanmaları üzerine
 kullanılmasından vazgeçilmiştir.Osmanlı ordu teşkilatı Anadolu Selçukluları
İlhanlılar ve Memluklular devletlerinin askeri teşkilat yapılarından belirli ölçülerde 
yararlanılarak kurulmuştur.
Osmanlı Devleti Ordusu'nun Başkomutanlık görevini Hakanlar yapmışlardır.
Yaya ve atlılardan oluşturulan ordunun atsız kısmı "yaya”, süvarileri ise "müsellem”
 şeklinde adlandırılmıştı. Kapıkulu Ocakları'nın kuruluşuna kadar savaşlarda fiili olarak
 hizmet gördüler.
Osmanlı Devleti'nin temeli atılırken süvari olan beylik kuvvetlerinin yerine vezir 
Alâaddin Paşa ile Kadı Cendereli Kara Halil'in tavsiyeleriyle Türk gençlerinden
 oluşan ayrı ayrı biner kişilik yaya ve müsellem isimleriyle muvazzaf ade ve süvari
 kuvveti kuruldu.Yaya ve müsellemlerin temelini attığı ordu teşkilatı zamanla kuvvet 
ve sınıflara ayrılmıştır. Osmanlı ordusu başlıca 3 ana kuvvetten oluşmaktadır. Bunlar; 
Kapıkulu OcağıEyalet AskerleriAkıncılardır.
Kapıkulu OcağıOsmanlı Devleti'nin sürekli ordusunu oluşturan ve doğrudan 
padişaha bağlı olan yaya, atlı ve teknik sınıftan asker ocaklarına verilen addır.
 Kapıkulu ocaklarının kurulmasından önceki dönemde Osmanlı Devleti'nin 
askeri gücünü yayalar ve müsellemler oluşturuyordu.Osmanlı Devleti'nin 
denizcilikle ilgilenmeye başlaması İzmit ve Gemlik taraflarının, daha sonra da 
Karesi ilinin alınması ile başlamaktadır. Karesi Beyliğigemilerinden faydalanılarak,
 Rumeli'ye geçen Osmanlı, 1390 yılında Gelibolu'da önemli bir tersane yapmıştır.
SaruhanAydın ve Menteşe beylikleri gibi denizde kıyısı olan beylikler, Osmanlı
 Devleti'nin idaresine girince, onların tersanelerinden de istifade edilmişti.
Bu yıllarda Türk Denizciliği'nin ilk ismi Çaka Bey İzmir'de donanmasını kurmuş, 
daha sonra ise kızını Kılıçarslan ile evlendirmiştir.
Ayrıca daha sonralardan donanmaya kadırga isimli gemiler girdi. Kadırga hem 
küreği hem de yelkeni olan gemidir.Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa tarafından
 1909'da temelleri atılan Osmanlı Hava Kuvvetleri, resmi olarak 1 Haziran 1911 
tarihinde Fen Kıtaları Müstahkem Genel Müfettişliği 2. Şubesi bünyesinde Havacılık         
 Komisyonu adıyla faaliyete geçirilmiştir. Havacılık Komisyonu'nun temellerini 
Fransa’dan satın alınan biri 25, biri de 50 beygirlik iki uçak oluşturmuştur.Osmanlı
 İmparatorluğu'nun sahip olduğu topraklar üzerinde şu an toplam 34 ülke vardır. 
Ayrıca Osmanlı 8 ülkeyi Hilafeten kendisine bağlamıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder